Yiyelim Güzelleşelim Röportajı
2-3 Kasım 2013 tarihli Hürriyet Avrupa hafta sonu ekinde, Yiyelim Güzelleşelim röportajı var! Keyifli okumalar :)
2-3 Kasım 2013 tarihli Hürriyet Avrupa hafta sonu ekinde, Yiyelim Güzelleşelim röportajı var! Keyifli okumalar :)
Hallo meine Freunde! Güzel haberlerim var size :) Bu sabah İstanbul’daki kuzenim bir café’de dergi okurken, adımı ve blogumu görmüş, hemen bana bir fotoğraf gönderdi. Fotoğrafta sadece blogumun adresi ve kalamar bacakları vardı. “Aaa! Ne güzel, hangi dergi, kim yazmış, ne demiş, niye demiş?” sorularımı sıraladım ve Basepost’un Eylül 2013 sayısı olduğunu öğrendim. Online olarak da okunabilen ve cafélerde ücretsiz olarak bulunan bu güzide derginin yeme-içme bölümünden sorumlu kişisi ise Hazal (Yılmaz). Onu tanıyanlar, İstanbul ve Avrupa kazan o kepçeRead More→
Ne zamandır mı? Sindirim sistemi icat edildiğinden beri, yiyoruz. Yiyip yiyip büyüyoruz. Nesiller büyütüyoruz. Ve adeta dünyayı bitiriyoruz. Bilmem ki hiç ara sıra neyi niye yediğimizi sorguluyor muyuz? Ve kentte yaşayan son insanlar olarak şükrediyor muyuz halimize? Olacak iş değil. Önüme az pişmiş istediğim halde neredeyse kömür olmuş bir et parçası geldi. Bembeyaz tabakta öylece duruyor yanında ne idüğü belirsiz birtakım yeşilliklerle, kim bilir kaç kere ölmüş, kaç kere yeniden doğmuş. Kim bilir kaç el değmiş üzerine, mıncıklanmış ve sonundaRead More→
Babalık, kelimenin ilk anlamıyla baba olma halidir. Ancak eski Türk filmlerinde de sıkça karşılaştığımız bu sözcük, çoğu zaman “n’aaber babalık?!” şeklinde hayatımızda yer etmiştir. Baba ise, iki adet –ba hecesinden oluşmakla kalmaz, annenin hamile kaldığı andan itibaren erkeğin sorumlulukların arttığına ve hayatını tekrar en baştan programlamasına –bir nevi formatlamasına- delalet eder. Çocuğa soyadını verir, soy kütüğüne yazdırır. Elbette baba olmak her erkeğin harcı değildir. “Annelik içgüdüseldir, babalıksa sonradan öğrenilir” çok yerinde bir laftır. Ama lafla da peynir gemisi yürümez. BabanınRead More→