Dün, Rothenburg ob der Tauber’de Orta Çağ yaşadı ömrümüz.
Son derece turistik olan bu minik kentte 3 saat geçirdik. Münih’ten bu kente ulaşmak için de 3 saat tren yolculuğu yaptık. Etti mi sana 6. Günümüzün gerisi de arkadaşlarımızı görmek için Nürnberg’deki Volkfest’te ve geri dönüş yolunda geçti. Bitti mi sana gün. Geldik mi eve yarı uykulu. Ama keyif aldık mı bi güzel. Oh ne ala memleket.
Aslında yemekle ilgili yazacak fazla şeyim yok bu hususta bloga. Dün mahalden naklen attığım twitte şöyle özetlemiştim durumu: “Rothenburg ob der Tauber’de gastronomik anlamda hiçbir şey bulamadık; birası boktan, sosisi çöpten. Ne var ki her yer otel, her yer turizm.”
Orta Çağ meselesine gelince, sanırım bu kentin turizm pazarlama paketinde yani kaderinde bu yazılmış. Özellikle Uzak Doğu’dan gelen yüzlerce çekik gözlü gezici, ellerinde minimum 128 GB’lık hafıza kartlarıyla etraftaydı.
Kent, Nördlingen veya Salzburg’daki gibi yüzyıllardır ayakta duran daire şeklindeki kent duvarlarının içinde kurulmuştu. Etraf yemyeşildi. Korunan sevilen bir Bavyera kentiydi. Ne var ki hiç beklemediğimiz ve şaşırdığımız şekilde, kent içinde araba trafiğine izin verilmişti. Bu olmamalıydı.
Neyse geriye bu tatlı fotoğraflar kaldı. Benden paylaşması, sizden izlemesi.
Sevgiler!
*Fotoğraflar: Doğacan Onaran