Şimdi bu yazıda daha önce belki üç milyon kereden fazlaca yazılmış olan kahve tarihini veya kökenini falan anlatmayacağım ama dikkat çekmek istediğim başka bir nokta olacak.
Sizi bilmem ama ben ve gözlemlediğim kadarıyla; damağına düşkün olan-olmayan, yemek ayırt eden-etmeyen, kendini gurme ilan eden-etmeyen yakın çevremdeki herkes, Reha Muhtar’ın deyimiyle “her nerede, ne yaşanıyor ve yaşatılıyor olursa olsun”, burnumuzun ucuna o güzelim kahve kokusu ilişti mi, hemen kokunun kaynağını ve ilk fırsatta o kahveden tatmanın yollarını arıyoruz.
Bu kahve kokusu dediğimiz şey, vakti zamanında (bkz. IV. Murat) insanları yoldan çıkarıyor diye yasaklanan bir unsurun meyvesidir aynı zamanda. Hiç de hafife alınacak bir şey değil yani.
Kahve kokusu, günümüzde tamamen ticari amaçla sokaklara, alışveriş merkezlerinin ara katlarına, koridorlara, metrolara yayılıyor: insanlara sağ gösterip sol vurmak, yani “buyur gel önce kahvemizi iç, sonra da şöyle bir dükkanımıza bakıver, mutlaka alacağın bir şeyler vardır canım” edasıyla alakasız alışverişlere yönlendirmek üzere.
Bunun en güzel ve tipik örneği de Tchibo.
Aslında yola, -kendilerince “revolusyoner” diye tabir ettikleri- “fabrikadan direkt adrese, posta yoluyla kahve satmak” üzere çıkan iki pratik zekalı arkadaş Max Herz ve Carl Tchiling, kahve satışının yanında, zaman içinde ve talepler doğrultusunda, kahve gereçleri, kutular, peçeteler, bulaşık kurulama havluları gibi eşyalar üretmeye ve pazarlamaya başlıyorlar. Fabrikadan direkt satış yaptıkları için ekstra kira, çalışan, vb. masrafları olmuyor tabi.
Bu arada merak edenleri aydınlatayım: Tchibo ismi de “Tchiling” ve Almanca çekirdek anlamına gelen “bohne” kelimelerinin ilk hecelerindeki harflerden oluşuyor.
Daha sonra kahve ve yemek tariflerinin yer aldığı bir dergi çıkarıyorlar. Bakıyorlar ki insanlar seviyor, işi büyütmeye ve dükkanlar açmaya karar veriyorlar. Bu karardan sonraki 3 yıl içinde Almanya’daki dükkan sayısı 77 oluyor ki bu, neredeyse her iki haftada bir yeni dükkan anlamına geliyor. Bu sayı, sonraki 7 yıl içinde 400’e ulaşıyor.
Max Herz öldükten sonra çocukları işi devralıyor ve yeni fikirlerle yollarına devam ediyorlar. Mesela mobil bir fırın kurup, arabalı satışa başıyorlar. Kahve yanında fırın ürünleri satıyorlar. Daha sonra büyük bir adım atarak kendi kahve makinelerini üretiyorlar.
Picco ismindeki bu makine, ilk yıl 200.000 adet satıyor. Derken işler daha da büyüyerek ülke dışına taşıyor. İngiltere, Rusya, Romanya, Slovakya, Doğu Avrupa derken büyüdükçe büyüyorlar. Farklı şirketleri bünyesi altına alıyor veya anlaşmalar yapıyorlar. Derken seyahat meselesine el atıyorlar ve dünyanın pek çok yerine turistik geziler düzenliyorlar.
Bugünse, artık tepeden tırnağa, bahçeden yatağa, banyodan mutfağa, kediden köpeğe kısacası insana dair ne varsa, neye ihtiyacımız varsa -veya hatta yoksa-, Tchibo üretir ve satar durumda. 10 yıl kadar önce “her hafta yeni bir tema” başlığı altında satışlarına başlamalarıyla ve sonrasında online satış ile hayatlarına devam etmeleriyle, girmedikleri ev kalmıyor neredeyse.
Üstelik net bir “hedef kitle”leri de yok mübareklerin. Herkese, her keseye, her cinse göre mutlaka bir şeyleri var. Mutfak eşyalarından iç çamaşıra, kağıt kesme makasından nevresim takımına, kumaş boyası setinden kedi zeka geliştirme oyununa, ayaklı tepsiden dağ bisikletine, cam silme bezinden araba cilasına, erkek pijamasından bebek önlüğüne, ayarlanabilir masaj koltuğundan saunaya (evet evet bayağı bildiğimiz sauna) kadar her şey!
Yani hepimiz hedefiz. Hepimiz kitleyiz. Hepimiz mağduruz.
“Bir kahve içip çıkalım şurada” dediğimiz hangi zaman olursa olsun, Tchibo’dan elimiz boş çıkamadık. Zira mutlaka almak zorunda olduğumuz bir şey vardı. Dedeme göre biz Tchibokolikler, Tchibo’ya karşı kendimizi mahçup hissediyoruz, eğer ki 20 metre yakınından geçip de içine girmez ve bir şey almaz isek ona büyük hakaret ve kötülük ediyoruz.
Yani hakikaten bir kahvenin hatrı 40 yıl sürebiliyor. Falımızdaysa hep “enayi” yazıyor.
*Bu yazı, 26.03.2014’te Radikal Blog’da yayımlanmıştır: http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/kahve-kokusunda-keramet-var-54433