Yayımlanan Yazılar

Chorizolu ve rezeneli muffinler

Posted on 5 March 2014

Aslında blogumda da burada da pek yemek tarifi paylaşmıyorum ancak bugün sizlere, geçen yaz denediğim ve ufak değişiklerle yazdığım keyifli bir atıştırmalığı takdim etmek istiyorum: Chorizolu ve rezeneli muffinler. Bu tarifin esası, Ceymi Reyiz’in (Jamie Oliver) yıllık dergilerinin birinde yayımlanmıştı. Ben bazı malzemeleri ve miktarları değiştirdim, aynı zamanda Türkçeleştirdim. Umarım hoşunuza gider. Yanında çay, kahve, gazoz değil buz gibi bir bira öneririm. Tam biralık bir tadı var zira. Chorizonun baharatları ile rezenenin rahiyası da birleşince damağınız ipeksi bir hale bürünüyor. Şimdiden afiyet olsun! * 15 adetRead More

Çıplak bergamotlar

Posted on 26 February 2014

Aniden karşımıza çıkıverip hiç beklenmedik şekilde hayatımıza giren güzel insanlar vardır. Kuşkonmaz severler mesela. Böylece yollarınız kesişir. Daha ilk saniyede aşk olur. Farklı ülkelerde, farklı şehirlerde, farklı sokaklarda o aşk büyür. Onsuz yapamayacağınızı anlar, kalkıp giderseniz yanına. Sonra asıl hikaye başlar. Ve olaylar gelişir. Devamındaysa, eğer siz şansa hazırsanız, başka güzel insanlar gelir. Güzel olduklarını daha ilk andan itibaren hissedersiniz. Elbette sadece dış görünüşü kastetmiyorum; içlerinin, zekalarının, düşüncelerinin, yaşam enerjilerinin ve bizde bıraktıkları izlenimlerin de güzel oldukları aşikardır. Anlarsınız işteRead More

Yavaş ye!

Posted on 19 February 2014

Günlerden bir gün –henüz yemek kültürüyle ilgili bugünkü gibi etraflıca düşünmüyordum, çoğumuz gibi sadece doymak için, pek de sorgulamadan, kafa yormadan yiyordum, ne var ki besin değerlerinden bile haberim yoktu; üniversitenin ilk yılıydı sanırım, ergen sayılacak yaştayım, en deli, kanın damarlarda en hızlı aktığı zamanlar– Slow Food (yavaş yemek) diye bir şey duydum. Nasıl ya? dedim. Fast food’un zıttı mı bu? Peki nasıl oluyor? Ne yapmak gerekiyor? Belli ki ortada bir sorun var ve onlar da çözmek için uğraşıyorlar. BirRead More

Yorgo Usta’nın tarçınlı, portakallı, ballı baklavaları

Posted on 12 February 2014

85 yaşında bir adam. Neredeyse çocukluğundan beridir aynı işle meşgul.Hayatı, eşi ve çocuğuyla birlikte o sıcacık dükkanda, şerbetli tatlılar yapıp satarak geçiyor. Belli ki Resmo’dan hiç çıkmamış. Yüzünde tatlı bir tebessüm. Tezgahında sıra sıra tatlılar. Yalnızca Yunanca bildiği için kendisiyle konuşamıyoruz ama oğlu Paris, kırık bir İngilizce’yle de olsa bize biraz babasını, tatlıcılığı, Girit’teki ünlerini anlatıyor. Resmo eski kentinin labirent gibi daracık sokaklarında dolaşırken karşımıza çıkıveriyor bu dükkan. “Aa tatile çıkmadan önce tesadüfen videosunu izlediğimiz Yorgo Usta değil mi bu!”Read More